Ana içeriğe atla

Yuri On Ice Anime Yorumu

 Herkese merhaba!

Aslında bitireli neredeyse bir ay olacak, ama uzun süredir aklımda olan Yuri On Ice yorumunu yazmak için yeni vakit bulabildim. Yuri On Ice, sürekli bir şekilde karşıma çıkan ve çoktandır listemde olan bir animeydi aslında. Yalnızca 12 bölüm olduğunu görünce daha fazla ertelemeden izlemeye karar verdim ve gayet akıcı olduğu için de iki gün gibi çok kısa bir sürede bitirdim. 

Spor animelerine özel bir ilgim yok, fakat kapsamlı bir bilgim olmasa da buz pateni izlemeyi çok severim ve bu nedenle zaten hoşuma gideceğini az çok tahmin ediyordum. Böyle başlamışken önce kısaca konusundan biraz bahsedeyim. 23 yaşındaki Yuri Katsuki, Grand Prix elemelerinde çok kötü bir sonuç elde ettikten sonra ağır bir depresyona girer ve neredeyse artistik buz pateni kariyerini bir kenara bırakmanın eşiğine gelip kaygılarının ve tereddütlerinin içinde kaybolur. Fakat tam bu esnada ansızın hayatına giren Victor Nikiforov her şeyi değiştirir çünkü kendisi Yuri'nin de uzun süredir hayran olduğu, buz pateninde beş kez şampiyon olmuş eşsiz bir yetenektir. Üstüne üstlük Yuri'ye koçluk yapmayı teklif eder. Victor'un koçluğuyla Yuri bir kez daha şansını denemeye karar verir ve varını yoğunu ortaya koyup çalışmaya başlar. 

Genel yoruma geçmeden önce her zaman yaptığım gibi önce biraz karakterlere değinmek istiyorum. Şimdiye kadar izlediğim animelerde genel olarak karakterlerin yaşları 13-20 aralığındaydı, bu yüzden Yuri'yi de 16-17 yaşlarında bir çocuk olarak hayal ederken 23 yaşında olduğunu öğrenince biraz şaşırdım diyebilirim. Karakterin yaşını göz önünde bulundurarak izleyince onu daha iyi anlama fırsatı buldum aslında. Her ne kadar 23 göreceli olarak yetişkin bir yaşmış gibi gelse de aslında Yuri'de de gördüğümüz üzere insanın hayatında hâlâ inişler çıkışlar yaşadığı, dünyadaki yerini ve hayattaki hedeflerini belirlemeye çalıştığı, en az ergenlik dönemi kadar sarsıntılı geçebilen bir süreç. 

Yuri de animenin daha başından gördüğümüz üzere aslında içten içe kendine güvenmek konusunda sıkıntılar yaşayan, içe dönük bir karakter ve elemelerde başarısızlığa uğramak onda derin etkiler bırakıyor. Bence karakterin içe kapanıklığını ve duyduğu güvensizliği başarılı yansıtmışlardı. Tereddütleri ve çok sevdiği fakat vazgeçmenin eşiğine geldiği bir şeyle yüzleşirken arada kalmışlığı izleyici tarafından da hissedilebiliyordu bana kalırsa. Ayrıca idol olarak gördüğü Victor Nikiforov'la karşılaşmasının ardından yaşadığı heyecan ve her zaman belli etmemeye çalışsa da onu hayal kırıklığına uğratmaktan duyduğu korku çok sevimliydi. Karakter kendi içinde tutarlıydı, ilk başta duyduğu endişelere bir de daha büyük beklentiler eklenince sürekli bocalaması, ancak yine de düşmemeye çalışması karakterden beklenecek bir davranıştı

Victor Nikiforov kişisel olarak animedeki favori karakterimdi diyebilirim. Bence kendine duyduğu güveni her hareketinde hissettiren, zarif ve hayranlık duyulası bir karakterdi. Özellikle geçmişten gösterdikleri kesitte upuzun saçları ve çiçek tacıyla kayarken o kadar zarifti ki keşke Victor'un geçmişine odaklanan bir bölüm olsa da izlesek diye düşünmedim değil. Veya tam tersi Victor'un tekrar buz patenine döndüğü, hatta Yuri'nin rakibi olduğu bir devam serisi izlemek de isterdim.

Victor, rahat ve kendine güvenen tavırlarıyla Yuri'ye çok iyi koçluk yapıyor ve onu baskı altında hissettirmek yerine daha çok destek oluyor. Ayrıca Yuri için yaptığı jestler çok sevimliydi, ama yine de ben aralarındaki ilişkinin çok hızlı geliştiğini düşünenlerdenim. Tabii 12 bölümlük bir animede ilk 10 bölümü ilişkilerinin gelişme aşamalarına ayırmaları beklenemezdi, buna rağmen bir şekilde bu kısmı daha başarılı işleyebilirlerdi diye düşünüyorum. Dönüp bakınca ne ara o kadar yakın oldular, hislerini ne ara fark ettiler ve gerçekte tam olarak ne hissediyorlar pek anlayamadım.

Victor'un daha fazla buz pateni yaptığını göremediğimiz için de biraz üzgünüm. Kısacık sahnelerde dahi hem kıyafetleri çok göz alıcıydı, hem de hareketleri çok zarif ve karaktere özgüydü. Ayrıca Yuri gibi aynı şekilde kendi içinde tutarlı bir karakter olduğu kanaatindeyim. 

Victor'un arada sergilediği aşırı hareketler ve başkalarına tuhaf gelebilecek davranışlar karakterin kişiliğinin bir parçasıydı. Sonuçta kendisi onlarca kişinin hayranlık duyduğu, buz pateninde birçok kez şampiyonluk elde etmiş, yeteneğinin ve insanların üzerinde bıraktığı etkinin fazlasıyla farkında olan bir karakter. Bu nedenle elbette arada iyice ön plana çıkan kendini beğenmiş tavırları beklenmedik değildi ve bunu iyi dengeliyordu.

Yurio olarak da bildiğimiz Yuri Plisetsky, aynı ismi paylaşsalar da Yuri'nin tam tersi bir karakter. Kendine güvenmekte sıkıntı yaşayan çekingen Yuri'nin aksine Yurio fazlasıyla kendine güvenen, hırslı ve azimli kişiliğiyle öne çıkıyor. Victor gibi Rusya'dan gelen Yurio, aynı zamanda bir sene önce Yuri'yi buz patenini bırakması için tehdit eden kişi ve şimdi Victor'un Yuri'ye koçluk yapmasıyla aralarındaki rekabet iyiden iyiye kızışıyor. 

Yurio'nun zaman zaman aşırı hırslı ve mücadeleci karakteri beni çok da rahatsız etmedi açıkçası, genel olarak bu tarz karakterler çok sevilmese de Yurio sergilediği performanslarla ve yeteneğiyle kendini bir şekilde sevdiren bir karakterdi bence. 

Hatta sonunda Yurio, Victor'un bir rekorunu da kırarak birinciliği aldığında onun başarısını gören Victor neredeyse Yurio kadar mutlu oluyor. Victor karakterinin bu yönü de ayrıca hoşuma gitti bu arada, her ne kadar herkesin gözdesi bir şampiyon olsa da hiçbir zaman hırslarının gözünü kör etmesine ve onu yönetmesine izin vermiyor.
Kısaca animede hem sevdiğim hem de eksik bulduğum yönlere değinmem gerekirse öncelikle her ne kadar müzikleri ve performansları oldukça başarılı bulsam da her şeyin bir döngü halinde durmadan birbirini tekrarlaması zaman zaman sıkıcıydı. Özellikle geçmişi konu alan kısacık sahnelerde gösterilen Victor hariç diğerlerinin kostümleri biraz özensizdi. Her performans sırasında benzer açılardan izleyerek benzer düşünceleri görmemiz animeyi yer yer tekdüze hale getiriyordu, yine de buna rağmen dediğim gibi koreografiler ve müzikler başarılıydı. Özellikle Yurio'yu izlemesi çok keyifliydi. 
Ayrıca Victor'un durmadan Yuri'ye destek olması ve onu mutlu etmek için sürekli bir şekilde çabalaması gerçekten çok tatlıydı. Tabii ne ara yüzük takacak duruma geldiler, ilişkilerinin o geçişini anlamakta biraz zorlandım. Aceleye getirilmiş ve altı pek doldurulmamış gibiydi. Fakat bunun yanında Yuri'nin bocalaması güzel aktarılmıştı. Sonuçta yıllardır hayranlık duyduğu ve kendine idol aldığı insanı yanında görmeyi bile garipserken bir anda koçu olması üzerine hissettiği baskı, heyecan ve sorumluluk karakterin davranışlarında kendini gösteriyordu. Tüm bunların üzerine bir de hâlâ yanında olmasına bile inanmakta güçlük çektiği insan ona hisleri olduğunu belli edince afallaması son derece normaldi.
Ancak Yuri'nin aksine Victor'un davranışlarının ve hislerinin nedenlerini çözmekte zorlandım. Keşke onun da iç dünyasını daha fazla görebilseydik. Yuri'ye koçluk yaparken onu motive etmeye çalıştığı için bir anda kendini fazla kaptırıp aşık mı oldu yoksa kendinden tamamen farklı olan Yuri onu bir şekilde etkiledi mi anlayamadım. Tabii her iki şekilde de Yuri için yaptığı şeylere çığlık atmak istedim, orası ayrı. Ben bile böyle hissettiysem yıllardır hayranı olan Yuri karşısında bayılmadığı için çok şanslı sanırım. 
Animeyi bitiren çoğu kişi gibi ben de ikinci sezon gelecek mi, ne zaman gelecek, devam niteliğinde bir şeyler izleyebilecek miyiz yoksa en azından karakterlerden birine dair bir şeyler görme fırsatımız olacak mı merakla bekliyorum. Sonunu devam edecekmiş gibi bitirdiklerini düşününce umutlansam da beş sene geçtiğini düşününce biraz umudumu kesiyorum. Yine de animelere yıllar sonra devam serisi geldiği oluyor, bu yüzden birkaç yıl içinde bir şeyler görebileceğimizi düşünmek istiyorum.

Kapanışı yapmak için genel olarak bir şeyler söylemem gerekirse çok büyük beklentilerle başladığım içindir belki, ama tam olarak istediğimi bulamadım. Elbette bunu tamamen olumsuz bir şey olarak söylemiyorum, Yuri On Ice gayet keyif alarak izlediğim, devamı gelirse merak ederek takip edeceğim bir anime oldu. Sadece okuduğum yorumların etkisinde kalarak beklentilerimi olması gerekenden yüksek tuttuğum için ufak bir hayal kırıklığı yaşadım.

Tabii artistik buz pateni ve karakterleri izlemek, güzel müziklerini dinlemek ve Victor Nikiforov'u tanımak gibi artıları olduğu düşünülürse Yuri On Ice kesinlikle önereceğim bir anime! 

**Yine de siz başlarken benim yaptığım gibi beklentilerinizi Victor'un yetenekleri kadar üst seviyede tutmayın.**


Yorumlar

Yorum Gönder

Popular Posts

The Untamed Dizi Yorumu

Herkese merhaba! Yıl sonunu çok sevdiğim bir diziden bahsederek kapatmak ve herkese mutlu yıllar dilemek istedim. The Untamed bir süredir izlemek istediğim ancak bölüm sayısı fazla olduğu ve daha önce herhangi bir Çin yapımı izlemediğim için sürekli ertelediğim bir diziydi. Dizinin konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu, sadece bir novel uyarlaması ve BL temalı olduğunu biliyordum. 50 bölüm gözümde çok büyüdüğü için sürekli erteledim ve itiraf etmek gerekirse Çince kulağıma önceden pek hoş gelmediği için ön yargılarım vardı. Fakat diziyi bitirdikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki ön yargılarım aslında gereksizmiş. Diziye başlarken 50 bölümü gözünde büyüten ben, 10 bölümü izledikten sonra keşke dizi daha uzun olsaymış demeye başladım, hatta son bölümü izlerken 50 bölümlük birkaç sezon olmasını istedim ve bence daha uzun olsaymış da olurmuş çünkü Bulut Kovuğu'nda aldıkları eğitimi bile ayrı bir dizi olarak izleyebilirdim.  Diziyi hiç duymayanlar için kısaca konusundan bahsedeyim önc

The Flower of Evil Dizi Yorumu

Herkese merhaba, The Flower of Evil'ı yeni bitirdim ve bitirir bitirmez hemen yorumunu yazmak istedim çünkü inanılmaz iyiydi ve izlerken her bölümünden ayrı keyif aldım. Bilmeyenler için dizinin konusunu ve merak edenler için tanıtımını  aşağı bırakıyorum ve sonrasında spoiler içeren yorumuma geçiyorum. Dizi, karanlık geçmişini gizleyen ve başka birinin kimliği altında yaşayan bir adam ( Lee Joon-Gi ) ile o adamın (kocasının) peşine düşen bir dedektifin ( Moon Chae-Won ) etrafında dönmektedir. Öncelikle diziye başlama sebebim dizi hakkında okuduğum iyi yorumlar, Lee Joon-Gi'nin oyunculuğu ve dizideki kızıyla paylaştığı fotoğrafları görmem oldu. Başlarken çok yüksek beklentilerim yoktu fakat dizi daha ilk bölümünden bile merak uyandırdı ve beni içine çekmeyi başardı. Kore dizileri izlemeye karantina döneminde başladım ve açıkçası çok fazla ön yargım vardı, çoğu insan gibi ben de İngiliz ve Amerikan dizileri izlemeye alışık olduğumdan bir Kore dizisi izlemek hiç de cazip gelmiyor

Edgar Allan Poe - Bütün Şiirleri // Kitap Yorumu

 Herkese merhaba, Aslına bakılırsa bu yazıyı uzun bir süredir yazmayı planlıyor olduğum halde nasıl yazacağımı bir türlü tasarlayamadığım için erteliyordum. Şiir tutkunu olduğumu söyleyemem, fakat hoşuma giden şiirleri ve sevdiğim yazarların derlemelerini okumayı severim. Edgar Allan Poe kullandığı imgeler ve kafanızda çizdiği soyut resimlerle okumaktan keyif aldığım yazarlardan birisi. Bu nedenle daha kitabın kapağını açarken bile beni içine çeken dünyanın hoşuma gideceğinden emindim. Şiirler hakkındaki yorumuma geçmeden önce İthaki Yayınları'ndan çıkan derlemeyi okudum ve çevirisinin çok başarılı olduğunu söyleyemem açıkçası. Elbette çeviri yapmak, özellikle de şiir çevirisi yapmak oldukça zor bir iş, ama yine de çok daha iyi olabilirmiş diye düşünmeden edemedim. Neyse ki bir tarafta orijinal dil, diğer tarafta çeviri olacak şekilde basmışlar, bu yüzden de çok problem olmadı.  Şiirlerin hepsini eşit derecede sevdiğimi söyleyemem tabii ki, içlerinde hoşuma gitmeyen şiirler de oldu