Ana içeriğe atla

Taylor Swift - Fearless (Taylor's Version) Albüm Yorumu

Herkese merhaba!

Taylor Swift'in aniden duyurduğu albümlerle, her yere sakladığı gizli mesajlarıyla ve beklenmedik anda gelen projeleriyle kalbimize indirmesine artık çok alışmış olsam da Fearless Taylor's Version beni normalden de fazla heyecanlandıran bir albümdü ve bu upuzun albümün incelemesini yazmak için çıktığı andan itibaren sabırsızlanıyordum.

13 yıl önce çıkardığı bir albümü tekrar düzenleyip, üzerine bir şeylere katarak bir kez daha dinleyicilere sunmak ve yıllar öncesinin albümüyle listeleri alt üst edip başarıdan başarıya koşarak müzik tarihine adını kazımak kolay bir iş değil, fakat söz konusu Taylor Swift olunca pek de sürpriz olduğunu söyleyemem. Sonuçta karşımızda küçük yaşlarından beri kendi şarkılarını yazıp besteleyen ve gitarını elinden asla bırakmayan yaratıcı bir kadın var. 

Big Machine Records'la olan skandalını belki duymuşsunuzdur, kendi yazdığı ve emek verdiği şarkılarının haklarının elinden alınmasıyla çok büyük bir sarsıntıya uğradı. Ancak çoğu sanatçıyı pes ettirip zorla tırmandığı basamaklardan bir anda geri itecek bu olayı Taylor Swift yine bir şekilde kendi lehine çevirmeyi başardı, şapka çıkarmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok galiba bu durumda. İlk başta büyük bir şoka uğrasa da hakları elinden alınan tüm albümlerini tek tek yeniden kaydedeceğini duyurarak öyle kolay kolay pes etmeyeceğini gösterdi.

Yeniden kaydettiği ilk albüm de onu bugün olduğu yere taşıyan, Love Story, Fearless ve You Belong With Me gibi birçok hit parçayı içinde bulunduran Fearless oldu. Fearless Taylor's Version adıyla yeniden piyasaya sürdüğü bu albümde "From The Vault" başlığıyla o zamanlar yazılıp albüme koyulmayan altı ekstra şarkıyı daha bizlere sundu ve kendi rekorlarını tekrar kırdı. 

Bir sene içinde birisi 13 yıllık bir albümü olmak üzere üç albümü Billboard listelerine birinci sıradan giriş yaptı ve 13 yıllık bir albümle Spotify'da 50 milyonla en çok stream alan country albümü unvanını kazandı. Sahiden başarısı inkar edilecek gibi değil, Fearless'ı dinlerken gelişen söz yazarlığını görüyoruz, fakat bunun yanı sıra Taylor'ın başından beri ne kadar başarılı bir söz yazarı ve iyi bir hikaye anlatıcısı olduğuna tekrar şahit oluyoruz.

Daha fazla uzatmadan albümün yorumuna geçeyim çünkü tüm başarılarını yazmaya başlarsam sanırım liste uzayıp gider...

1) Fearless: Albüme adını veren şarkıyla başlıyoruz ve 2008 albümünde de çok sevdiğim şarkılar arasında yer alan Fearless, Taylor's Version'da favorilerimden birisi oldu. Taylor'ın olgunlaşmış tarzı ve oturmuş sesiyle 18-19 yaşlarında söylediği bir şarkıyı duymak hem dinleyiciler için hem de Taylor Swift'in kendisi için çok özel bir deneyim bana kalırsa. Şarkı benim zihnimde sözlerinde de geçtiği gibi fırtınanın ve yağmurun altında en güzel elbisesiyle dans eden bir kız imgesi canlandırıyor, yıllar sonra o heyecanlı genç kızın hikayesini otuzlarında bir kadından dinlemek çok güzeldi. Taylor'ın kayıt sürecinde ne kadar duygulandığını tahmin bile edemiyorum, fakat biz dinleyiciler için de apayrı bir şeydi. Fearless, Taylor's Version'ın en başarılı parçalarından birisi olmuş.

2) Fifteen: Beni Taylor's Version'da en çok duygulandıran, hatta lyric videosunu izleyerek dinlediğimde ağlatan şarkı Fifteen oldu... 15 yaşıma girerken bu şarkıyı dinlemiştim ve Taylor'ın şarkı için yaptığı lyric videosunu izlerken onun anılarını izlerken gözümde kendi anılarım da canlandı. 7 yıl önce 15 yaşıma girerken dinlediğim şarkı beni bu kadar duygulandırdıysa 31 yaşındaki Taylor Swift'in yıllar önce 15 yaşındaki haline ithaf ettiği şarkıyı tekrar söylerken neler hissettiğini hayal edemiyorum gerçekten. 

Şarkı 15 yaşındayken hayatın gözünüze nasıl göründüğüyle alakalı; o yaşlardayken ayaklarınızın nasıl yerden kesildiği, hayatın gerçekleriyle henüz tanışmadığınız için ne kadar ufak tefek şeyleri sorun ettiğiniz ya da küçücük şeylerin kalbinizi nasıl çarptırdığı şarkı sözlerinde dürüst ve dolambaçlı olmayan bir dille anlatılıyor. Şarkı liseye yeni başlayan genç bir kızın kapıdan içeri girmeden önceki hisleriyle ve tereddütüyle başlıyor, o yaşlardayken insanlar senden hoşlandığını söylediğinde onlara inanmanın ne kadar basit olduğunu, ilk randevuda hissettiklerini ve hayatta futbol takımındaki çocukla çıkmaktan daha büyük şeyler de başaracağını, fakat 15 yaşındayken bunu bilmediğini söylüyor. Zamanın çoğu şeyi düzeltebileceğini ve olman gereken kişiyi bulmana yardım edeceğini fark ediyor, elbette bunları da 15 yaşındayken bilmediğini dile getiriyor. "Keşke geçmişe gidip o zamanki kendime bunları söyleyebilsem" deriz ya, kısacası şarkının her saniyesinde bu duygu var. Dediğim gibi 15 yaşına girerken bu şarkıyı dinlediğim için bana hep o yılımı hatırlatıyor, benim için çok özel olan bir şarkıyı tekrar dinlemek eşsizdi.

3) Love Story: Rivayetlere göre Taylor Swift'in 18 yaşındayken yatak odasının zemininde yaklaşık 20 dakikada yazmış olduğu bu şarkıyı Taylor'ı bilen herkes bir kez duymuştur herhalde. Taylor, masalsı klibi ve sözleriyle tam engellerle dolu ama mutlu sonla biten aşk şarkısı olan Love Story'nin yeni versiyonunu 12 şubatta çıkararak hem hayranlarına hem de sevgililer gününe adadı. Fearless Taylor's Version'dan çıkan ilk şarkı olan Love Story herkesin beklentisini aşan bir ilgi topladı ve bana kalırsa hiç de beklenmedik bir sonuç değildi çünkü şarkı tam anlamıyla sizi alıp anlatılan atmosfere götürüyor. Şarkı, anlatıcının aşık olduğu kişiyi gençken ilk kez gördüğü ana dönerek başlıyor, parti elbiseleri ve ışıklarla dolu bir balo gecesine gidiyoruz. Sonrasında umutsuz bir aşk hikayesi başlıyor çünkü karşıdaki kişi bir Romeo ve anlatıcımızın babası onunla görüşmesini istemiyor, fakat tabii ki engeller onları asla durdurmuyor. Neyse ki şarkıda ele alınan pembe bir aşk hikayesi ve sonu mutlu bitiyor. 

4) Hey Stephen: Anlatıcının aşık olduğu Stephen ismindeki kişiye bir mektup yazıyormuş veya bir monolog halindeymiş gibi duygularını itiraf ettiği bu şarkıda onu gördüğünden beri hissettiklerini büyülü olarak tanımlıyor, karşıdaki kişiden de gelip bu duyguyu tatmasını istiyor. Hatta ona neden kendisini seçmesi gerektiğine dair elli tane neden sunabileceğini söyleyip "tamam, diğer kızlar da güzel olabilir, ama senin için şarkı yazarlar mıydı peki?" diye soruyor. Albümün genelinde olduğu gibi yine zihnimizde yağmurlu bir gün resmediliyor. Ayrıca albümün genelinde 2000li yıllara hakim olan nostalik lyric videoları ve slayt gösterilerini andıran klipler kullanılmış.

5) White Horse: White Horse benim normalde albümde en sevdiğim şarkılardan birisi, ayrıca klibine de bayılıyorum. Love Story'de çizilen masalsı aşk tablosunun yerine bu kez kalbi kırılan bir genç kızın gerçekleri kabullenişi var. "Aptal kız, bilmeliydim. Bir prenses olmadığımı ve bunun da bir masal olmadığını bilmeliydim," diyor, ayakları yerden kesildikten sonra gerçeklerle yüzleşince her şeyin farkına varıyor ve kafasında çizdiği her şey paramparça oluyor. "Sen gelip beni hayal kırıklığına uğratmadan önce bir hayalperesttim, şimdi beyaz atınla gelmen için çok geç" kısmında da yine Love Story'deki ideal prens tasvirine gönderme var. Bir bakıma şarkı albümde Love Story'nin diğer bir yüzü gibi. Love Story'de "sen prens olacaksın ve ben de prenses" derken White Horse'da "ben bir prenses değilim, bu da bir masal değil" diye bir farkındalık yaşıyor. Fakat her ne kadar normalde favorilerimden birisi olsa da daha ilk dinleyişte bile Taylor's Version yerine şarkının 2008 versiyonunu daha çok sevdiğime karar verdim. Belki de Taylor'ın o zamanlarda olduğu kadar dramatik söylememiş olmasından kaynaklıdır, sonuçta artık kalbi kırık bir şekilde beyaz atlı prensini bekleyen toy bir kız çocuğu değil...

6) You Belong With Me: Taylor Swift'i bu şarkı ve klibiyle tanıdığımdan dolayı benim için hep çok özel bir şarkı olacak, ayrıca Taylor yeni versiyonunda çok ufak tefek kelime değişiklikleri yapmış, ama onlardan birini çok anlamlı buldum ben açıkçası. 2008 versiyonunda diğer kızdan bahsedip kendini onunla kıyaslarken "ama o kısa etekler giyiyor ve ben tişört giyiyorum" derken Taylor's Version'da "çünkü o kısa etekler giyiyor ve ben tişört giyiyorum" diye değiştirmiş. "Ama" dediğinde sanki bir taraf olumlu bir taraf olumsuz gibi bir karşılaştırma yapıyor olduğundan artık belirli bir yaşa gelmiş bilinçli bir kadın olduğu için böyle minicik bir değişiklik yapması beni çok mutlu etti dürüst olmak gerekirse. İki farklı kadını giyim tarzlarıyla kıyaslayarak sınıflandırmak istememiş. Ayrıca sanırım üzerine ne kadar müzik videosu gelirse gelsin You Belong With Me her zaman Taylor klipleri arasından en sevdiğim olacak.

7) Breathe (feat. Colbie Caillat): Fearless albümünde bir liste yapsam en başa koyacaklarımdan birisi Breathe olurdu, hatta küçükken YouTube'da pitched versiyonunu dinleyip dururdum, Taylor'ın oturmuş sesiyle tekrar dinlemek şarkıyı benim için daha da güzelleştirdi. Breathe bir ayrılık sonrası zorlu bir süreçten geçen birinin o kişi olmadan nefes alamayıp boğuluyormuş gibi hissetmesiyle, ancak devam etmek zorunda olmasıyla alakalı. Aslına bakılırsa her ne kadar çoğu kişi için bir aşk şarkısı olsa da Breathe aynı zamanda çok değer verdiğiniz herhangi biriyle yollarınızın ayrılmasını ele alıyor, mesela ilk dinlediğimden beri bana hep bir arkadaş ayrılığını çağrıştırıyor. Şarkının "insanlar insandır ve bazen fikrimizi değiştiririz" sözü de ayrıca çok hoşuma gidiyor.

8) Tell Me Why: Taylor's Version'daki yeni halini en çok sevdiğim şarkılardan birisi Tell Me Why oldu, müziğiyle tam bir country şarkısı olan Tell Me Why'da karşısındaki kişinin tavırlarından bıkıp usanan birinin öfkesi dile getiriliyor. Bahsi geçen kişinin dengesiz tavırları, bitmek bilmeyen nedenleri ve bahaneleri bardağı taşırınca anlatıcı ondan bunların sebebini duymak istiyor. Ayrıca karşıdaki kişi onun hayallerini hiçe sayıp ona üstünlük kurabilmek için kendisini küçük hissetmesine neden oluyor. Şarkının başında ve sonunda da kurşun geçirmez olmadığını belirtiyor, bizdeki karşılığıyla "ben de taştan yapılmadım sonuçta" der gibi, kendisine karşı olan tavırlardan bıktığı için bunlara tepkisiz kalamayacağını söylüyor.

9) You're Not Sorry: Fearless albümündeki en çok sevdiğim şarkılardan birisi yine, ortaokul yıllarımda ilk keşfettiğimde sayısını bile çok unutacağım kadar dinlemişimdir herhalde. Yine de 2008 versiyonundaki duygu yoğunluğu nedeniyle favorim hep o hali olacak sanırım. You're Not Sorry bana tam olarak soğuk, yağmurlu ve kasvetli bir günde buğulu bir araba camından üzgünce dışarı bakıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Karşıdaki kişiye defalarca şans verip hayal kırıklığına uğradıktan sonra nihayet ona dair tüm umutlarını yitirip zor da olsa gerçekleri kabullenen anlatıcımız onun üzgün olmadığını fark edip artık telefonlarına çıkmayacağını söylüyor. Eskisi gibi olmadığını ve onu dinlemeyeceğini belirtiyor çünkü artık incinmek istemiyor, bir zamanlar karşısında bir yıldız gibi parlayan kişinin giderek sönüşünü izliyor. 

10) The Way I Loved You: Her şarkı için aynısını söylüyorum gibi hissetmeye başladım, ancak bu şarkı da bana kalırsa albümün en iyilerinden. Bu şarkıda inişli çıkışlı bir ilişki ele alınıyor; çok tutkulu bir birliktelik var, fakat aynı zamanda anlatıcıya zarar veriyor. İlişkilerine herkes imrenerek bakıyor, tüm bekar arkadaşları birlikte olduğu kişiyi kıskanıyor ve onunla birlikteyken karşıdaki kişiden sürekli güzel şeyler duyuyor ve ailesiyle de arası çok iyi. Ama sonrasında nakarata gelince anlatıcının o günleri aradığını dinliyoruz, tüm o kavgaları ve bağrışmaları, yağmurun altında öpüşmelerini, deli gibi davranışlarını özlediğini ve onu o şekilde sevdiğini söylüyor. Bir zamanlar her şeyi olan kişiye gecenin ikisinde lanet okuduğunu dile getiriyor. Albümün geneli gibi bu şarkı da bana yağmurun altında bağırarak şarkı söylemeyi çağrıştırıyor, zaten şarkıların çoğunda ya hüznü ya da tutkuyu anlatmak için yağmur teması kullanılmış. Lyric videosunda da her şeyin sakin ve rüya gibi olduğu geçmişten bahsederken puntoları küçük ve kelimeler tek tek geçiyor, fakat şimdiki zamana döndüğümüz nakaratta yazılar kocaman ve cümleler daha uzun; fazla inceliyor olabilirim, ama bu da bana kalbi acırken ve o günleri özlerken hissettiği duyguların yoğunluğunu yansıtıyormuş gibi geldi. Tüm olan biten şeylere rağmen ona duyduğu aşkın büyüklüğünü vurguluyor sanki.

11) Forever & Always: Yine Taylor's Version'ın en iyilerinden birisi demekten sıkılsam da gerçekten dinlerseniz bana hak verecekseniz... Blog yazısını yazana dek albümde ne kadar fazla "yağmur" imgesi ve teması kullanıldığını fark etmemiştim, ancak bu şarkıda da yine yağmurdan söz ediliyor. "Burada olduğunda yağmur yağıyor ve gittiğinde de... çünkü sonsuza dek ve daima dediğinde oradaydım" diyerek biten bir ilişkinin ardından bir zamanlar verilen sözleri hatırlayarak hayal kırıklığına uğruyor. Aşık olduğu kişi yanındayken yağan yağmur duygu yoğunluğunu ve romantizmi, o gittiğinde yağan yağmursa hüznü ve gözyaşlarını temsil ediyor. Şarkının gitar solosuna bayılıyorum, Taylor Swift'in de birçok kez konserlerinde söylediği şarkılardan birisi, canlı performansını tekrar dinleyebiliriz umarım. Kovboy botları, renkli elbiseleri ve kabarık kıvırcık saçlarıyla oradan oraya zıplayan genç bir kızken söylediği şarkıyı yeni tarzıyla dinlemeyi gerçekten çok isterim.

12) The Best Day: Albümde şu ana kadar dinlediğimiz şarkılardan farklı olarak Taylor'ın başta annesi olmak üzere ailesine adadığı bu şarkı eminim onun için de en özel şarkılarından biridir. Özellikle de yıllar sonra bu şarkıyı çok daha fazla şey atlatıp yeni anılar biriktirdikten sonra hala hala ailesi yanında ve onunla birlikteyken söylemesi çok duygusal bence. Hayatta ne olursa olsun, ne kadar üzülürse üzülsün ve insanlar onu ne kadar kırarsa kırsın yanlarında daima huzurlu ve güvende hissedebileceği bir ailesi olduğu için minnettar olduğunu ve en güzel günlerini onlarla geçirdiğini dile getiriyor. Ayrıca lyric videosu için hazırladıkları klip de çok sevimli olmuş.

13) Change: Albümün 13. şarkısı olan Change de albümün geneli gibi bir aşk şarkısı değil, her şeyin değişip daha iyi olabileceğiyle bir şarkı. Taylor'ın uğurlu sayısı olan 13'e takıntısından dolayı bu sırayı böylesine motivasyon verici bir şarkıya vermesi hiç de sürpriz değil aslında, çünkü aşk şarkıları zamanla o zamanki duygudan uzaklaşabilecekken böyle bir şarkı kaç yıl geçerse geçsin aynı coşkuyla söyleyebileceği türden. Zaten bunu da dinlerken hissedebiliyorsunuz çünkü yine çok vurucu söylemiş, Taylor's Version'ın başarılı şarkılarından. You're Not Sorry ve White Horse yeniden kaydedilirken üzerinden zaman geçmesi nedeniyle aynı duygularla söylenmediği için biraz soluk kalsa da Change havasından ve dinleyiciye yansıttığı hislerden bir şey kaybetmemiş.

14) Jump Then Fall: Bu şarkıda aşık olduğu insana olan aşkını anlatarak ona güven vermeye çalışan bir anlatıcıyı dinliyoruz. Ona aşık olmaktan ve düşmekten korkmamasını, eğer düşerse onu yakalayacağını, ağlarsa onu güldüreceğini ve olursa olsun onu asla bırakmayacağını söylüyor. Aşkı bir yerden atlayıp düşmeye ve kendini bilinmezliğe bırakmaya benzetiyor, fakat aşık olduğu kişinin bundan korkmaması gerektiğini çünkü daima yanında olacağını söylüyor. 

15) Untouchable: Şarkı hakkında bir şeyler söylemeden önce lyric videosuna bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim, kutup ışıklarına takıntılı olduğum için açık ara farkla albümdeki favori lyric videom oldu. Untouchable da aslında tam olarak gökyüzündeki yıldızlar ve kuzey ışıkları gibi erişilmez ve uzak bir aşkı konu alıyor. Melodisiyle, ritmiyle ve sözleriyle bir rüyayı andıran bu masalsı şarkıda aşık olduğu kişide takılıp kalan, fakat onun ulaşılmaz olduğunun farkında olan birisi var. Buna rağmen ondan birlikte olacaklarını söylemesini istiyor, gökyüzündeki milyonlarca yıldız onun adını söylüyormuş gibi hissediyor.

16) Forever & Always (Piano Version): 2008 versiyonundan epey farklı olmuş aslında bakılırsa, ritmi aynı olsa da söyleyiş tarzı ve vurguları Taylor's Version'da bambaşka. Elbette yıllar önce o duyguları hala hissediyorken söylemesiyle yıllar sonra 30lu yaşlarında güzel bir ilişkisi varken söylemesi çok fark ediyor, yine de şarkıya çok hoş bir hava katmış bana kalırsa. Yukarıda şarkıdan bahsetmiştim zaten, çok güzel giderken aniden her şeyin tersine döndüğü bir ilişkide aşk acısı çeken anlatıcı kendini her şeyin yalan olup olmadığını sorgularken buluyor, bir zamanlar karşısındaki kişi ona kendisine aşık olduğunu söylerken sahiden dürüst müydü diye merak ediyor. 

17) Come In With The Rain: Yine Fearless albümünden en çok dinlediğim şarkılardan birisi, ortaokulda ve lisedeyken bu şarkıyı o kadar dinlemiştim ki hatta bir ara üzerine kurgu oluşturup bir şeyler yazmaya çalıştığım bile olmuştu, muhtemelen taslağı hala eski bilgisayarımda duruyordur. İsminden de görebileceğiniz gibi şarkıya yine yağmur teması hakim, fakat bu kez yağmur umudu temsil ediyor. Bir ayrılığın ardından özlediği kişiyi beklemekten yorulan birisi var, sürekli umut besliyor, o kadar fazla dil döküyor ki artık ne diyebileceğini bilmiyor, bu yüzden de aşık olduğu kişinin yağmurla birlikte geleceğini umarak camı açık bırakıyor. 

 18) Superstar: Bu şarkıda da ünlü bir yıldıza aşık olan bir kızın hikayesi konu alınıyor, kız o yıldız için yalnızca kalabalığın arasında kendisine umutsuzca aşık olan o insanlar birisi, fakat kızın açısından durum hiç de o kadar basit değil. Ünlü yıldız herkesin adını bildiği biriyken kız kendini görünmez gibi hissediyor, onu görmek için günleri sayıyor, her gece onun şarkılarını dinleyerek uyuduğunu söylüyor ve bu yüzden de her gece onun haberi bile olmadan kendisini şarkı söyleyerek uyuttuğunu düşünüyor. Ona umutsuzca aşık olduğu için odasına asması için bir fotoğraf istiyor.

19) The Other Side Of The Door: Kavganın anlık siniriyle karşısındakinin söylediklerini umursamayıp gittikten sonra çok sinirli olduğu için istemediği şeyler söyleyebileceğinden korkarak telefonu açmayan bir anlatıcımız var. "'Git' dedim, ama aslında tek istediğim pencerenin altında durup sağanak yağmurda cama taşlar atarak bana aşık olduğunu haykırman" dedikten sonra da "sakın gitme çünkü tüm istediğim kapının diğer tarafında" diyerek aşık olduğu kişiye işaret ediyor. Yanlış anlamaları düşünüp fotoğraflara bakarken gururuyla yalnız bir şekilde oturduğu sırada onu özlediğini ve tek istediğinin o olduğunu fark ediyor. Yani dışarıdan onu istemiyor gibi gözüküp davranmasına rağmen içten içe onun kapısına gelmesi için bir umut beslediğini söylüyor.

20) Today Was A Fairytale: Taylor Swift, aslında daha önceden yazdığı ve Fearless'ın 2008 editionlarında normalde bulunmayan bu şarkıyı kendisinin de rol aldığı Valentine's Day filmi için 2010 yılında çıkarmıştı, tam olarak isminden de anlayabileceğiniz gibi yine peri masalı gibi bir günü anlatıyor. Aşık olduğu kişi yanındayken büyülü bir atmosfer oluştuğunu ve her şeyin bir peri masalına döndüğünü söylüyor ve birlikte geçirdikleri güzel bir günü konu alıyor.

Albümün bu kısmından sonrası "From The Vault" başlığı altında o dönemlerde yazıp kaydettiği fakat belirli sebeplerle yayınlamadığı şarkıları içeriyor. Özellikle de hayranları en çok heyecanlandıran noktalardan birisi de buydu zaten, her ne kadar "keşke bunları bu zamana kadar dinleseydik, bilmediğimiz daha neler vardır kim bilir" diye düşünseniz de aynı zamanda Taylor's Version'la geldikleri için özel olduklarını da fark ediyorsunuz.

**21) You All Over Me (feat. Maren Morris): Albümün bir parçası olduğunu daha başlar başlamaz kaldırımda kuruyan yağmur damlaları imgesinden anladığımız bu şarkıda yine bir ayrılık sonrası ele alınıyor. Yaşayarak öğrendiklerini, çektiği acıları, kaybettiği zamanı, döktüğü gözyaşlarını ve ne kadar özgür olursa olsun asla onun üzerindeki etkisinden kurtulamadığını düşünüyor. Onunla tanıştığı bir haziran gününün hayatının hem en iyi hem de en kötü günü olduğunu söylüyor ve şimdi aldığı nefesin bile kendisine onu hatırlattığını fark ederken bir parçasının ölüşünü kendi gözleriyle izliyor.

**22) Mr. Perfectly Fine: Taylor Swift'in "From The Vault" adıyla yayınladığı şarkılardan en çok ilgi çeken ve popülerlik kazananı Joe Jonas'a yazılmış Mr. Perfectly Fine oldu, tabii bunun üzerine Joe'nun eşi Sophie Turner da şarkıyı ne kadar beğendiğini söyleyince şarkı herkeste iyice merak uyandırdı. Açıkçası şarkıya kelimenin tam anlamıyla bayıldım, tam bir dramatik Taylor Swift şarkısı olmuş, o dönemlerde yayınlansa nasıl bir etki yaratırdı bilemiyoruz tabii, ancak yıllar sonra bu kadar büyük beğeni toplaması da göz ardı edilecek gibi değil. 

Şarkı "Bay Gayet İyi"i anlatıyor, Joe Jonas'a göndermeli olduğunu düşününce ister istemez dinlerken gülüyorum, ama şarkı acayip dile dolanan türden. "Bay Gayet İyi" mükemmel bir yüze sahip, anlatıcının gözlerine bakıp daima onun yanında olacağını ve yıllardır beklediği kişinin o olduğunu söylüyor. Ancak bir anda tüm bu sözler yok oluyor ve anlatıcıyı yalnız bırakıyor. Taylor Swift de "merhaba 'bay gayet iyi' benimkini kırdıktan sonra senin kalbin ne durumda?" diye ironik bir şekilde soruyor çünkü aslında kendisinin aksine onun mükemmel durumda olduğunu biliyor ve All Too Well'in ikonik sözlerinden birisi olan "casually cruel"ın da aslında bu şarkıdan geldiğini görüyoruz. Söz konusu kişi her şeyin kendi etrafında döndüğünü sanıyor, Taylor da o gittiğinden beri kendisinin "Bayan Sefalet" olduğunu söylüyor. Ayrıca karşıdaki kişi yalnızca kötü görünmemek için samimiyetsizce özür diliyor.

Taylor "senin farklı olduğunu düşünmüştüm, ama anlaşılan hepiniz aynısınız" dedikten sonra dramatikliğini zirveye taşıyarak "sen onu evden alırken ben de kalbimin parçalarını yerden alıyorum/topluyorum" diyor. Aslında belki de Taylor Swift'in bu şarkıyı o zamanlar değil de şimdi çıkarması bir bakıma bilinçli verilmeyen doğru bir karar olmuştur. Ergenlik yıllarınızda aşırı dramatikken ve dünyanın sonunun geldiğini düşünürken yıllar sonra dönüp baktığınızda aslında o zamanki kırgınlıklarınızın, abartılarınızın ve kalp kırıklarınızın ne kadar komik ve basit kaldığını gösteriyor şarkı. Şimdi hem Taylor Swift'in hem de Joe Jonas'ın başka kişilerle mutlu bir ilişkileri varken zamanında çıkarılsa abartılı bir drama kraliçesi gibi görünecek şarkı bu yıl çıktığı için herkes için bir efsane oldu. 

**23) We Were Happy: Lyric videosu çok hoşuma giden bu şarkıda eski güzel günler anılıyor. Şarkı baştan sona kadar sakin bir ritimle ilerliyor, bir zamanlar geçirdikleri güzel günlerden ve kurdukları hayallerden, verilen sözlerden ve mutluluktan bahsediyor. Sonrasında da kafasındaki seslerin ona artık aşık olmadığını söylediğini ve bundan nefret ettiğini söylüyor. Şarkı nostaljik bir aşk şarkısı gibi. 

**24) That's When (feat. Keith Urban): From The Vault'tan çok sevdiğim diğer bir şarkı da That's When oldu. Düeti de ayrıca beğendim, bence Keith Urban ve Taylor Swift'in seslerinin bu şarkıdaki uyumu çok iyi olmuş. Yine biten bir ilişki var, karşı taraf telefonda ağlayarak hatalı olduğunu kabul ediyor ve ikisi de birbirini çok özlüyor, bu yüzden de tekrar birbirlerini görmeyi kabul ediyorlar ve geçmişi geride bırakmak istiyorlar. 

**25) Don't You: Yine bir ayrılık sonrası şarkısı, bu sefer karşı taraf yeni bir ilişkiye başlamış ve anlatıcı onunla bir yerde karşılaşıyor, istemeden de olsa bakıyor. Birlikte olduğu yeni kişinin kendisine hiç benzemediğini ama onu mutlu ettiğine emin olduğunu söylüyor, sonra da karşısındaki kişiden kendisine gülümseyerek nasıl olduğunu sormamasını, eğer kendisini tekrar istemiyorsa özlediğini söylememesini istiyor. Ondan ne kadar nefret etmeye çalışsa da bir türlü yapamıyor, onu hala çok seviyor ve aşık olduğu kişinin neden artık onu sevmediğini merak ediyor. Karşıdaki kişi arkadaş olmak istiyor, fakat anlatıcı bu kadar yoğun hisler beslerken rol yapmak istemiyor.

**26) Bye Bye Baby: Albümün kapanış şarkısı aynı zamanda bir veda şarkısı. Biten bir ilişkinin ardından yine gözyaşlarını temsil eden yağmur ve onu hala seviyor olmasına rağmen artık yapamayacağını fark ederek arabayla her şeyden uzaklaşan bir anlatıcı var. Anılarına veda ederek her şeyin artık geçmişin bir parçası haline gelen anılardan ibaret kaldığını kabulleniyor, bir zamanlar yanında olduğunu sandığı her şeyle vedalaşıyor.

Fearless Taylor's Version benim dinlerken aşırı keyif aldığım, ergenlik yıllarımı hatırladığım ve tekrar tekrar dönüp dinleyeceğim bir albüm oldu. Bazı hayranların farklı teorileri olsa da çoğunluk sıradaki albümün 1989 olduğunu iddia ediyor ve gerçekten sabırsızlanıyorum. Seveni kadar sevmeyeni olsa bile Taylor Swift gerçekten günümüz müziğinin çok büyük ve saygı duyulası bir ismi. Bir şarkı yazmak bile zor bir işken tüm albümlerini neredeyse bir başına yazması, zaman zaman kendi hislerini aktarırken yer yer de yeni hikayeler yaratması cidden takdir edilecek bir şey. Albümlerin yeni versiyonları için çok heyecanlıyım dediğim gibi, diğer yandan da artık 30lu yaşlarına gelen Taylor Swift'in yeni tarzıyla yapacağı yeni projelerini de merakla bekliyorum.

Fearless country müzik sevmiyorsanız dahi bir şans vermeniz gereken bir albüm bana kalırsa, eminim içinden hoşunuza giden en az bir şarkı çıkacaktır. Hatta rivayetlere göre doğru şarkıyı bulduğunuzda kendinizi ansızın son derece dramatik hislerle dolup taştığınız yağmurlu bir günde bulabilirmişsiniz.




Yorumlar

  1. Keyifle okuduğum bir albüm yorumu daha. Kesinlikle albüm yorumlamaya devam etmelisin sayende şarkıların fark edemediğim farklı yönlerini görüyorum💞💞💞💞💞

    YanıtlaSil
  2. Best Casinos for slots | Lucky Club Live
    Best Casinos for slots luckyclub.live · 1. Bovada.lv. Welcome Bonus. Welcome bonus up to $300 · 2. Planet 7 Casino. Welcome bonus up to $300 · 3. BetMGM Casino. Welcome bonus up to

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popular Posts

The Untamed Dizi Yorumu

Herkese merhaba! Yıl sonunu çok sevdiğim bir diziden bahsederek kapatmak ve herkese mutlu yıllar dilemek istedim. The Untamed bir süredir izlemek istediğim ancak bölüm sayısı fazla olduğu ve daha önce herhangi bir Çin yapımı izlemediğim için sürekli ertelediğim bir diziydi. Dizinin konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu, sadece bir novel uyarlaması ve BL temalı olduğunu biliyordum. 50 bölüm gözümde çok büyüdüğü için sürekli erteledim ve itiraf etmek gerekirse Çince kulağıma önceden pek hoş gelmediği için ön yargılarım vardı. Fakat diziyi bitirdikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki ön yargılarım aslında gereksizmiş. Diziye başlarken 50 bölümü gözünde büyüten ben, 10 bölümü izledikten sonra keşke dizi daha uzun olsaymış demeye başladım, hatta son bölümü izlerken 50 bölümlük birkaç sezon olmasını istedim ve bence daha uzun olsaymış da olurmuş çünkü Bulut Kovuğu'nda aldıkları eğitimi bile ayrı bir dizi olarak izleyebilirdim.  Diziyi hiç duymayanlar için kısaca konusundan bahsedeyim önc

The Flower of Evil Dizi Yorumu

Herkese merhaba, The Flower of Evil'ı yeni bitirdim ve bitirir bitirmez hemen yorumunu yazmak istedim çünkü inanılmaz iyiydi ve izlerken her bölümünden ayrı keyif aldım. Bilmeyenler için dizinin konusunu ve merak edenler için tanıtımını  aşağı bırakıyorum ve sonrasında spoiler içeren yorumuma geçiyorum. Dizi, karanlık geçmişini gizleyen ve başka birinin kimliği altında yaşayan bir adam ( Lee Joon-Gi ) ile o adamın (kocasının) peşine düşen bir dedektifin ( Moon Chae-Won ) etrafında dönmektedir. Öncelikle diziye başlama sebebim dizi hakkında okuduğum iyi yorumlar, Lee Joon-Gi'nin oyunculuğu ve dizideki kızıyla paylaştığı fotoğrafları görmem oldu. Başlarken çok yüksek beklentilerim yoktu fakat dizi daha ilk bölümünden bile merak uyandırdı ve beni içine çekmeyi başardı. Kore dizileri izlemeye karantina döneminde başladım ve açıkçası çok fazla ön yargım vardı, çoğu insan gibi ben de İngiliz ve Amerikan dizileri izlemeye alışık olduğumdan bir Kore dizisi izlemek hiç de cazip gelmiyor

Edgar Allan Poe - Bütün Şiirleri // Kitap Yorumu

 Herkese merhaba, Aslına bakılırsa bu yazıyı uzun bir süredir yazmayı planlıyor olduğum halde nasıl yazacağımı bir türlü tasarlayamadığım için erteliyordum. Şiir tutkunu olduğumu söyleyemem, fakat hoşuma giden şiirleri ve sevdiğim yazarların derlemelerini okumayı severim. Edgar Allan Poe kullandığı imgeler ve kafanızda çizdiği soyut resimlerle okumaktan keyif aldığım yazarlardan birisi. Bu nedenle daha kitabın kapağını açarken bile beni içine çeken dünyanın hoşuma gideceğinden emindim. Şiirler hakkındaki yorumuma geçmeden önce İthaki Yayınları'ndan çıkan derlemeyi okudum ve çevirisinin çok başarılı olduğunu söyleyemem açıkçası. Elbette çeviri yapmak, özellikle de şiir çevirisi yapmak oldukça zor bir iş, ama yine de çok daha iyi olabilirmiş diye düşünmeden edemedim. Neyse ki bir tarafta orijinal dil, diğer tarafta çeviri olacak şekilde basmışlar, bu yüzden de çok problem olmadı.  Şiirlerin hepsini eşit derecede sevdiğimi söyleyemem tabii ki, içlerinde hoşuma gitmeyen şiirler de oldu